Kişisel GelişimKitap

Amin Maalouf – Semerkant

Google News

“Titanic’te Rubaiyat! Doğu’nun çiçeği Batı’nın çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim!” Kitabın yazarı Amin Maalouf, Afrikalı Leo kitabından  sonra bu kez Doğu’ya yani İran’a bakıyor. Ömer Hayyam’ın Semerkant’ında başlayan Rubaiyat’ının çevresinde dönen içiçe iki öykü. 1912’de Atlantik’te bit(mey)en bir serüven sizlerle. Bir elyazmasının yazılışının ve yıllar sonra okunurken onun ve İran’ın tarihinin de okunuşunun öyküsü konusunu ele alıyor.

Semerkant tarihi ve Ömer Hayyam’ın hayatıyla ilgili tarihi hikayeleri ele alan Amin Maalouf, kitabın ilk bölümlerinde Benjamin Omar Lesage’ın ilginç hikayesini anlatmak için Semerkant ve Ömer Hayyam’ın hikayelerine başvuruyor. Bu kısımdan sonra okuyacaklarınız, Ömer Hayyam ve onun rubailerine hayran olan bir adamın, Hayyam’ın tek el yazmasına kavuşma mücadelesini aktaracaktır.

 Okurun Notu: Bilgi sayesinde dostlarını kurtaran Ömer Hayyam‘ı mı kıskanayım, bilgisizligime mi üzüleyim bilemedim…

Semerkant kitap açıklaması

Dünyaca ünlü yazar Amin Maalouf’un 1988 yılında yayımlanan çarpıcı eseri Semerkant, okurlarıyla ilk buluşmasının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen “Çok Satanlar” listelerindeki önceliğini koruyor. Çok boyutlu ve etkileyici hikayesiyle yüreklere dokunan Semerkant’ın 11’inci ve 20’nci yüzyıllarda geçen olay örgüsü, “Tarihi Roman” kategorisine iki farklı zamandan göz kırpıyor.

Semerkant, birinci bölümünde büyük şair Ömer Hayyam’ın gezgin yaşamını ve sevgilisi Cihan ile arasında geçen büyük aşkı anlatıyor. Hayyam’ın bilim ve sanat yaşamı çerçevesinde şekillenen bu kısımda Maalouf, şairin zaman ötesi eserlerinin bulunduğu Rubaiyyat adlı kayıp eserinden yola çıkıyor. Romanın diğer önemli şahsiyetlerini ise Ortadoğu tarihine yön veren Hasan Sabbah ve Nizamülmülk oluşturuyor.

Hikayenin ikinci kısmında Rubaiyyat’ı bulmak için yollara düşen Benjamin Omar, romanın gerçek zamanlı karakteri olarak kendini okura gösteriyor. Maalouf’un Semerkant’ta yakaladığı başarı ise bu noktada ortaya çıkıyor. İki hikaye arasındaki keskin geçişe rağmen yazar, romanının sürükleyici anlatımından hiçbir kayıp vermeden okurlarını yepyeni bir “yolculuğa” davet ediyor.

Romanın son bölümünde el yazmasını bulma ve gün yüzüne çıkarma niyetiyle İran’a giden Benjamin, kendini hiç ummadığı bir maceranın tam ortasında buluyor. Burada 1912 tarihli İran Devrimi’nde önemli rol oynayan şahıslarla bir araya gelmesinin yanı sıra hayatının aşkını da buluyor. 1912, aynı zamanda Titanic gemisinin battığı yıl olması ile de romandaki en önemli dönüm noktasını oluşturuyor.

Satın almak için buraya tıklayın.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu