Güney İspanya’da Endülüs Dağları’nın zirvesinde masallara bile konu olan muhteşem bir hisar, içinde barındırdığı kalesiyle Granada semalarının hâkimidir. Yüksek duvarlarında devasa 37 kule mevcuttur.
Yapımı 150 yıldan uzun süren, islam mimarisinin ulaşabileceği yüksek noktalardan birisi kabul edilen ve bugünlere kadar ulaşmış bir şahit olan Elhamra Sarayı‘nın temelleri, 1232 yılında Endülüs Emevileri‘nin devamı olan ve Güney İspanya’da Beni Ahmer Sultanlığı‘nı kuran Nasri Hanedanı’ndan I.Muhammed Bin Yusuf zamanında atılmıştır.
Saray, aynı sülaleden gelen çeşitli hükümdarların ilavesiyle genişletilmiştir.
Elhamra Sarayı, Endülüs devletine sadece ev sahipliği yapmakla kalmamış aynı zamanda İslam Medeniyetini de zirveye taşımıştır. İslam dünyasının en parlak döneminde yaşayan astroloji, tıp, matematik gibi alanlarla adları günümüze kadar ulaşan önemli bilim adamlarına ev sahipliği yapmıştır.
Endülüs devletinin yıkılmasının ardından İspanya kraliçe 1. İsabella’nın hırslarına tanık olan bu yapı, dünyanın seyrini değiştiren önemli gelişmelere ev sahipliği yapmıştır. Amerika kıtasını keşfeden Kristof Kolomb, Elhamra Sarayı’nın iznini ve yardımını alarak bu yolculuğa çıkmıştır.
Dantel gibi işlenen mimarisi ve ismine münhasır Cennet-ül Arif Bahçeleriyle görenleri kendisine hayran bırakmaktadır. Sarayın duvarlarına işlenen ve günümüze kadar ulaşan ‘Ve La Galibe İllallah” (Allah’tan Başka Galip Yoktur) hattıyla Allah’ın mutlak hükümranlığını işaret etmektedir.
Endülüs Emevileri döneminde bünyesinde dünyanın en büyük kütüphanelerini barındıran saray, bilimde sanatta ve mimari de öncü büyük İslam Medeniyetini yönetmiştir.
Günümüzde müze olarak kullanılan saray, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlamaktadır.