EdebiyatYaşam

Yazı kalır da söz uçar mı?

Google News

Herkesin bildiği üzere “Söz uçar, yazı kalır” diye bir söze sahibiz. Peki ya yazı aslında söz değil midir? Söz olmasa yazı var olabilir miydi? Yazı kalıyorsa söz de kalmıyor mu?

İnsanlık tarihine baktığımızda ilk olarak söz vardı. Henüz yazının icat edilmediği dönemlerde var olan sözdü. Söz kendi sözlü kültür ortamını oluşturmuştu. Masallar, hikâyeler, mitler, fıkralar, destanlar, yeminler, atasözleri vb. bu ortama örnek olarak gösterilebilir.

Söz ve yazı

Daha sonraki yüzyıllarda yazı icat edilmiştir. Yazı ilk icat edildiğinde saray etrafında ve ticaret işlerinde kullanılıyordu. Halk yazıya pek de vakıf olmamakla birlikte okuma ve yazma öğrenenlerin sayısı oldukça azdı. İlk dönemde oluşan metinler okuma-yazma öğrenen insanların sözlü kültürde zaten var olan ürünleri kaydetmesiyle ortaya çıkmıştır. Yani yukarıda bahsettiğimiz sözlü kültüre ait ürünler, soyut kavramlar, yazı aracılığıyla somut ortama aktarılmıştır. Örneğin büyüklerimizden dinlediğimiz masallar, hikâyeler vb. yazıyla metne aktarılmıştır. Böylece söz yazıyla iç içe geçmiştir. Zaten ilk dönemde okuma ve yazma bilen insanların sayısı az olduğu için bu metinler yüksek sesle bir topluluğa okunmak için yazılıyordu.

Örneğin; bir hikâyeyi okuma-yazma bilen bir kişi herhangi bir topluluk önünde okumaktaydı. Bu sebepten ötürü ilk dönem yazılı metinlerine baktığımızda o metinlerde birçok sözlü kültür etkisini görmekteyiz. Zira cümleler sözlü kültürde uzun kurulurken yazılı metinlerde de uzun kurulurdu ve genellikle bağlaçlar ile birbirine bağlanırdı. Bunun dışında sözlü kültürde dilbilgisi kuralları yoktur. Bu sebeple ilk dönem yazılı metinlerde dilbilgisi hatalarına sıklıkla rastlanmaktadır.

umut mutluluk

Sözlü kültürdeki anlatılar bir kere de anlatılmaz, parçalar halinde farklı günlerde anlatılırdı. Bunun etkisi ise ilk dönem yazılı metinlerinin bâblar (bölümler) şeklinde yazılması olarak görülür. Dualar, beddualar, yeminler, selamlaşmalar, atasözleri gibi birçok sözlü kültür ortamına ait unsurların yansıması yazılı metinlerde de görülmektedir. İnsanlar yazıya hâkim oldukça sözlü kültür etkisi azalmaya başlamış ama asla yok olmamıştır. Çünkü yazı aslında soyut olan sözün somuta aktarılmasıdır.

Söz ve yazı aslında iç içe geçerek birbirini tamamlayan iki unsurdur. Elbette ikisi arasında farklılıklarda söz konusudur ama burada aktarılmak istenen asıl amaç söz ve yazı arasındaki yakın ilişkidir. Söz olmasaydı muhtemelen yazı da olmayacaktı. Bu sebeple söz uçmaz, yazı içerisinde yaşamaya devam eder.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu